Veteriner.CC
 Ana Sayfa Sığır Yetiştiriciliği Buzağıların bakım ve beslenmesi
 

Sığır Yetiştiriciliği

DÜNYA SIĞIR VARLIĞI VE ÖNEMİ
  1. Dünya sığır varlığı
  2. Sığırların kökeni
  3. Sığırcılıkta Sulama
  4. Barınaklar - Ahırlar
  5. Süt sığırı barınakları
  6. Besi sığırı barınakları
  7. Açıkta sığır besiciliği
  8. Taban yapısına göre barınaklar
  9. Gübre temizliği ve depolanması
  10. Seçim (seleksiyon)
  11. Yaş tayini
  12. Boynuz giderme
  13. İşletmelerin başarı koşulları
  14. İşletmelerde genel günlük işler
  15. Buzağıların bakım ve beslenmesi Güncel
  16. Süt ırkı düve beslemesi
  17. Gebe düve ve ineklerin bakım beslenmesi
  18. Süt ineklerinin beslenmesi
  19. Süt ineklerinin bakım ve beslenmesi

Yerli Sığır Irkları

  1. Boz ırk sığırı
  2. Doğu Anadolu kırmızısı sığırı
  3. Güney Anadolu kırmızısı sığırı
  4. Kırım sığırı
  5. Maraş sığırı
  6. Yerli güney sığırı
  7. Yerli kara sığırı
  8. Zavot sığırı

Yabancı Sığır ırkları

  1. Angus sığırı
  2. Ankole sığırı
  3. Ayrshire sığırı
  4. Barzona sığırı
  5. Bazadaise sığırı
  6. Beefalo sığırı
  7. Beefmaster sığırı
  8. Belçika mavisi sığırı
  9. Blonde d'Aquitaine sığırı
  10. Bonsmara sığırı
  11. Braford sığırı
  12. Brahman sığırı
  13. Brahmousin sığırı
  14. Brangus sığırı
  15. British White sığırı
  16. Charolais (Şarole) sığırı
  17. Chianina sığırı
  18. Corriente sığırı
  19. Danimarka Kırmızısı
  20. Esmer (Montafon) sığırı
  21. Galloway sığırı
  22. Guernsey sığırı
  23. Hereford sığırı
  24. Highlander sığırı
  25. Holstein sığırı
  26. İsveç Kırmızısı sığırı
  27. Jersey sığırı
  28. Limuzin sığırı
  29. Maas Rhein İssel sığırı
  30. Maine anjou sığırı
  31. Mashona sığırı
  32. Montbeliard sığırı
  33. Murray Grey sığırı
  34. N'Dama sığırı
  35. Nelore sığırı
  36. Nguni sığırı
  37. Normande sığırı
  38. Norveç Kırmızısı sığırı
  39. Parthenaise sığırı
  40. Piedmentosa sığırı
  41. Pie Rouge sığırı
  42. Pinzgauer sığırı
  43. Red poll sığırı
  44. Romagnola sığırı
  45. Salers sığırı
  46. Santa Gertrudis sığırı
  47. Senepol sığırı
  48. Shorthorn sığırı
  49. Simental sığırı
  50. South devon sığırı
  51. Square meater sığırı
  52. Sussex sığırı
  53. Texas Longhorn sığırı
  54. Tuli sığırı
  55. Wagyu sığırı
  56. Wisent sığırı
  57. Yak sığırı
  58. Zebu sığırı

Etiketler:

Sığır

Sığır Yetiştiriciliği

Sığır ırkları

Sığır Türleri

Sığır beslenmesi
Sığır Ürünleri

BUZAĞILARIN BAKIM VE BESLENMESİ

   Buzağıların hayatta kalmaları ve sağlıklı bir şekilde gelişmeleri onlara uygulanan bakım ve besleme yöntemleri ile yakından ilişkilidir. Hatalı bakım ve besleme uygulamaları buzağıların ileri yaşlardaki performanslarını oldukça etkilemektedir. Örneğin hatalı bakım ve besleme yapılan bir erkek buzağı ileriki yaşlarda besiye alındığında kesim olgunluğuna gelme zamanı doğru bakılıp beslenen buzağılara göre birkaç ay uzayabilmektedir. Yine hatalı beslenen bir dişi buzağı inek olduğu dönemde daha az süt verebilmektedir. Bilindiği gibi bir sığırın buzağılık dönemi 0 ila 6 aylık yaşlar arasındaki dönemdir. Bu yaşlar arasındaki buzağılara 0 - 2 aylık dönem ve 2 - 6 aylık dönem şeklinde iki aşamalı bir bakım ve beslenme programı uygulanmalıdır.

   İki Aylığa Kadar Olan Buzağıların Beslenmesi:

    Yeni doğmuş bir buzağıya yapılacak bakım ve besleme uygulamaları için iki hedef vardır. Bunlar, buzağının hayatta kalmasını sağlamak ve bir an önce rumen gelişiminin sağlanmasıdır.

   Buzağının hayatta kalmasının sağlanması:  Yeni doğan bir buzağının hayatta kalmasını sağlamada en önemli husus doğumdan sonra buzağı bakımı ile ilgili gerekli tedbirleri almak, sağlıklı ve kaliteli bir kolostrumu bir an önce kendisine sunmaktır. Kolostrum yeni doğan bir buzağıya verilecek ilk ve en önemli gıdadır. İçerdiği bağışıklık maddeleri buzağının sağlığı ve yaşama gücü üzerine çok etkilidir. Buzağılar enfeksiyöz hastalıklara karşı çok az ya da hiç bağışık olmayan bir biçimde doğarlar. Böylece buzağılar ancak kolostrumu içerek pek çok enfeksiyöz hastalığa karşı direnç sağlarlar. Kolostrum buzağıları özellikle solunum sistemi hastalıklarına ve ishale karşı korur.

   Yapılan çalışmalarda kaliteli ve yeterli miktarda kolostrum alan buzağıların ilk 3 aylık yaşam döneminde hayatta kalma oranı % 95 iken, yetersiz ya da hiç kolostrum içmeyenlerde bu oran % 30 olarak bulunmuştur.

    Kolostrum doğumdan hemen önce ya da kısa bir süre sonra ana hayvanın meme bezlerinden salgılanır. Gerçek kolostrum sadece ilk sağımdan elde edilir. Daha sonraki sağımlardan elde edilen kolostrum ilk sağımdan elde edilene göre besin maddeleri ve bağışıklık maddelerince daha fakirdir. Gerçek kolostrum tam yağlı sütün 2 katı kuru madde, 3 katı mineral ve 5 katı protein içerir. Kolostrum enerji ve vitaminlerce de zengindir. Yüksek miktarlarda A, D ve E vitaminlerini içermesi sonucu, yeni doğmuş buzağılar bu vitaminlerce düşük rezervlere sahip olduğundan dolayı özellikle önemlidir.

    Kolostrumun kalitesi görünüşü ile belirlenir. Bağışıklık maddelerini yüksek miktarda içeren iyi kaliteli bir kolostrum yoğun ve krema kıvamındadır. Sulu görünüşlü ve açık renkli kolostrum yeni doğmuş bir buzağının ilk gıdası olmamalıdır. Çünkü böyle bir kolostrum kuru madde, protein, yağ ve en önemlisi bağışıklık maddelerince fakir demektir. Kolostrum ne kadar yoğun, koyu renkli ve krema kıvamında olursa o kadar kalitelidir.

    Yeni doğmuş bir buzağının hastalıklara direnci kolostrumun kalitesi ve veriliş zamanlaması ile yakından ilişkilidir. Kolostrumun veriliş zamanlaması, buzağılar hastalıklara karşı yok denecek kadar bağışık biçimde dünyaya geldiğinden dolayı çok önemlidir. Buzağılar tarafından içilen kolostrumdaki bağışıklık maddeleri bağırsaklardan emilerek kana karışırlar. Böylece buzağıyı hastalık ve enfeksiyonlara karşı korumaya başlarlar. Emilen bağışıklık maddesi miktarı doğrudan kolostrumun veriliş zamanı ile etkilenir. Bağırsakların bağışıklık maddelerini emme yeterliliği zaman ilerledikçe hızlı bir biçimde düşer. Doğumu izleyen ilk 24 saatin sonunda doğumun ilk saatlerine göre buzağının bağırsaklarından bağışıklık maddesi emilim oranı % 90 oranında azalır. Kolostrum mümkün olabilen en erken zamanda ya da en geç 2 saat içersinde mutlaka verilmelidir. Ayrıca kolostrumun verilişi geciktiği zaman bağırsaklarda üreyen hastalık yapıcı mikroorganizmalar kolostrumun yerine emilerek buzağıları hastalandırabilirler.

   Doğumdan sonra buzağıların kolostrum içip içmedikleri ya da içirilip içirilmediği kontrol edilmelidir. Bazı zayıf ve güçsüz doğan buzağılar kısa sürede ayağa kalkamazlar ya da kendi kendine annelerinin memelerinden kolostrumu emerek alamazlar. Bazen anne hayvan buzağısını emzirmek istemez. Böyle durumlarda buzağının kolostrumu içmesini sağlamak üzere ana hayvan sağılarak alınan kolostrum bir biberon vasıtasıyla buzağıya içirilmelidir.

   Kolostrumun veriliş miktarı ve şekli:

   Yetiştiriciler ya da bakıcılar buzağıların doğduktan hemen sonra kolostrum aldıklarından emin olmalıdırlar. Araştırmalar buzağıların doğduktan sonra % 25’inin 8 saat boyunca ilgilenilmeksizin yalnız kaldıklarını, % 10-25’inin de yeterli kolostrumu alamadıklarını göstermiştir. Buzağıların yaşamlarının ilk birkaç saati içersinde 2-2,5 litre civarında kolostrum almaları gerekmektedir. Toplam günlük tüketim ise 4-6 litre civarında olmalıdır. Bir başka ifade ile günlük kolostrum tüketimi buzağının canlı ağırlığının en az %10’u kadar olmalıdır.

   Yeni doğmuş buzağılarım kolostrum ile beslenmelerinde dikkat edilecek noktalar şu şekilde özetlenebilir;

  1. Ana hayvanın meme bölgesi temiz olmalıdır.
  2. İlk birkaç saat içersinde 2-2,5 litre kolostrum verilmelidir.
  3. İlk gün mutlaka 4-6 litre civarında kolostrum verilmelidir.
  4. Buzağıya kolostrum doğduktan 15 ila 30 dakika içersinde verilmeye başlanmalıdır.
  5. Kolostrum 3 öğünde verilmelidir.

   Normal süt (Tam yağlı süt):

   Buzağılar doğduktan sonra 4 gün kadar kolostrum ile beslenmeli ve takiben normal süte geçilmelidir. Verilecek günlük normal süt miktarı buzağı canlı ağırlığın %10’u kadar olmalıdır. Aşırı süt içirilmesi ile sütün miktar ve kalitesindeki ani değişmeler sindirim bozukluklarına ve ishale yol açabilir. Ayrıca aşırı süt içirilmesi buzağıların buzağı başlangıç yemi gibi kuru yemlere olan ilgisini azaltarak sütten kesilme zamanını da uzatır. Diğer taraftan buzağılara normal olarak günlük verilmesi gerekenin çok altında süt içirilmesi gelişme geriliklerine sebep olur.

   Süt ikame yemleri (Buzağı mamaları):

   Süt ikame yemleri ya da yetiştirici dilindeki adıyla buzağı mamaları ağırlıklı olarak süt ve süt ürünlerinin özel işlemlerden geçirilerek kurutulmasıyla elde edilen yemlerdir. Buzağı mamalarının elde edilmesinde süt ve süt ürünlerinin yanı sıra çeşitli bitkisel kaynaklardan da yararlanılmaktadır. Buzağı mamalarının fazla sayıda buzağıya sahip işletmelerde ya da fiyatının normal süte göre daha ucuz olduğu durumlarda kullanılması tavsiye edilmektedir. Normal süt içen buzağılara göre buzağı maması içirilen buzağılar daha düşük bir canlı ağırlık artışı sağlasalar da bu fark sütten kesimden sonraki günlerde kapanır. Buzağı mamaları buzağılara 2. haftanın başından sütten kesime kadar normal sütün yerine içirilebilir. Buzağı mamaları mutlaka vücut sıcaklığında içirilmeli ve kalitesinden emin olunmalıdır, Soğuk içirilen ya da kalitesiz buzağı mamaları ishale, gelişme geriliklerine yol açabilir.

   Rumen gelişiminin sağlanması:

   Sağlıklı bir gelişme ve süratli canlı ağırlık artışı sağlanabilmesi bakımından rumenin bir an önce geliştirilmesi gerekmektedir. Buzağılar 4 adet mideye sahip olmalarına rağmen yaşamlarının ilk haftalarında tek mideli özelliği gösterirler. Bu midelerden aktif olanı abomazumdur. Yeni doğmuş buzağılarda rumen, retikulum ve omazum gelişmemiş durumdadır. Buzağı büyüdükçe ve çeşitli yemleri yemeye başladıkça mide kısımları gelişmeye ve değişmeye başlar.

   Yeni doğmuş buzağılarda dört mide içerisinde rumen % 25’lik bir hacme sahip iken, tam gelişme olarak kabul edilen zamanda bu oran % 80’e çıkmaktadır. Rumen sığırların tüketmiş oldukları yemin önemli bir kısmının sindirildiği, ihtiyacı olduğu enerjinin % 70’inin sağlandığı yerdir. Ayrıca saman, kuru ot, çayır otu, yonca kuru otu, mısır silajı gibi bir çok kaba yemin büyük ölçüde sindirildiği yegane organdır. Bu nedenle ilerleyen dönemlerde sağlıklı bir gelişme ve süratli canlı ağırlık artışı sağlanabilmesi bakımından rumenin bir an önce geliştirilmesi gerekmektedir.

   Rumende gelişim papilla gelişimi ve kassal gelişme şeklinde iki türlü olmaktadır. Buzağılarda rumen gelişimi ne kadar süreyle süt verildiğine ve tüketilen süt miktarına, buzağı başlangıç yemi gibi kuru yemlerin verilmeye başlandığı zamana ve tüketilen kuru yem miktarına bağlıdır. Genç buzağılarda süt gibi sıvı maddeler rumene uğramadan doğrudan abomazuma geçerler. Bu nedenle sütün rumen gelişimi üzerine bir katkısı yoktur. Ancak sütün gereğinden fazla ya da uzun süreli olarak buzağılara verilmesi tokluk hissi yaratarak rumen gelişimi üzerine son derece etkili olan, aralarında buzağı başlangıç yeminin de bulunduğu kuru yemlere olan ilgiyi azaltır. Böylece daha az kuru yem tüketen buzağıda rumen gelişimi yavaşlar ve gecikir.

   Rumende papilla gelişimi ve buzağı başlangıç yeminin önemi:

   Yeni doğmuş buzağılarda rumen gelişiminde öncelik papilla gelişmesine verilmelidir. Papillaların görevi rumen içerisinde mikroorganizmalar vasıtasıyla sindirilen yem maddelerini emerek kana vermektir. Böylece rumeninde papillaları gelişen buzağı daha fazla sindirilmiş besin maddesini kana verir.

   Rumende bulunan papillaların en süratli gelişmeyi enerji ve besin maddelerince zengin buzağı başlangıç yemlerinin verilmesiyle sağladıkları ortaya konulmuştur. Rumen papillaları iyi gelişmiş bir buzağı tüketmiş olduğu kuru yemlerden maksimum düzeyde yararlanır. Bu nedenle buzağılara 4 günlük olduktan sonra tam yağlı süt ve buzağı başlangıç yemi verilmesine başlanmalıdır.

   Yeni doğmuş buzağılarda 0-2 aylık yaşlar arasında kullanılması önerilen buzağı başlangıç yemleri yeterli düzeylerde yüksek kaliteli protein, enerji, vitamin ve mineraller içerecek şekilde hazırlanmalıdır.

   Buzağı başlangıç yemleri buzağılara 4 günlük yaştan başlanılarak dilediği kadar yiyebileceği biçimde önlerine 2 ay süreyle konulmalıdır. Buzağı başlangıç yemi verilmeye başlandığı ilk günlerde buzağı tarafından tüketilmeyebilir. Tüketimi teşvik edebilmek için buzağı alışana kadar günde birkaç defa bir avuç dolusu buzağı başlangıç yeminin buzağının ağzına elle konulması yararlı olacaktır. Buzağı başlangıç yemlerinin kesinlikle pelet formda olması tercih edilmelidir. Ticari yem firmalarınca üretilen buzağı başlangıç yemlerinin yanı sıra işletmede bulunan mısır, arpa ve buğday gibi tahıllar da buzağı başlangıç yemleri ile karıştırılarak buzağılara verilebilir. Ancak verilecek tahılların hiçbir şekilde çok ince öğütülmeyip kabaca kırılması gerekmektedir. Toz yemler ve çok ince öğütülmüş yemler buzağılar tarafından isteksiz ve az miktarlarda tüketilir, burun deliklerine ve akciğerlerine kaçarak öksürmelerine neden olur. Maalesef ülkemizin birçok yöresinde buzağı başlangıç yeminin önemi henüz anlaşılamamıştır.  Bazı yetiştiriciler ısrarla süt emme dönemindeki buzağılarına protein ve enerji bakımından daha fakir olan besi ya da buzağı büyütme yemlerini vermektedirler. Bu tip uygulamalar buzağılardan istenen gelişmenin tam olarak alınamamasına neden olur. Buzağılar iki aylık yaşa ulaştıktan sora büyütme yemlerine geçiş yapılması tavsiye edilmektedir. Buzağı büyütme yemleri başlangıç yemine göre ham protein ve enerjice daha düşük olmakla birlikte, buzağıların rumenleri gelişip yemleri daha etkili bir şekilde sindirebilme yeteneğine sahip olduklarından dolayı 2 ila 6 aylik yaşlar arasında rahatlıkla kullanılabilir. Süt çok kaliteli bir gıda olmasına karşın rumen gelişimi üzerine bir etkide bulunmamaktadır. Çünkü buzağılar tarafından içilen süt rumene uğramadan doğrudan abomasuma gönderilmektedir. Bu nedenle buzağılara gereğinden fazla süt içirip onun kuru yemlere olan ilgisini azaltmak ya da buzağı başlangıç yeminin önüne geç konulması rumen gelişimini aksatır. Bu nedenle süt, buzağılara tüketim miktarını ayarlayabilmek için bir biberon ya da emzikli kovalar içersinde ve mutlaka gerektiği kadar içirilmelidir.

   Rumende kassal gelişme ve kaba yemin önemi:

   Rumende bir miktar papilla gelişmesi sağlandıktan sonra sıra rumen kaslarının geliştirilmesine ve güçlendirilmesine gelir. Kaba yemler fiziksel yapılarından dolayı buzağılarda rumen kaslarının gelişmesi üzerine etkili yem maddeleridir. Bu amaçla kullanılabilecek en iyi kaba yem yonca kuru otudur. Bununla birlikte çeşitli çayır otlar, buğdaygil ya da baklagil kuru otları da kullanılabilmektedir. Buzağılara kaba yemin ne zaman ve nasıl verileceği ile ilgili çeşitli yöntem ya da uygulamaları sahada görebilmek mümkündür. Buna göre bazı yetiştiriciler doğduktan iki üç gün sonradan itibaren buzağıların önlerine serbest bir biçimde kaba yem koyarken, diğer bazıları buzağılar sütten kesilene kadar kaba yem vermemektedirler. Her iki uygulama da kendi içerisinde avantaj ve dezavantajları taşımaktadır. Kaba yemlerin serbest bir biçimde buzağı doğduktan birkaç gün sonra verilmeye başlanması aynı anda verilmeye başlanan buzağı başlangıç yemlerinin gereğinden az tüketilmesine neden olabilir. Böyle olunca da rumen gelişimi bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Çünkü zamanından önce buzağılara kaba yem verildiğinde buzağı, buzağı başlangıç yemlerine göre oldukça hacimli olan bu tip yemleri belli miktarlarda tüketmesi ile düşük bir fiziksel kapasiteye sahip rumen çok kısa sürede dolacaktır. Bu durum ise papilla gelişimine çok katkısı olan buzağı başlangıç yemlerinin fiziksel sınırlamalar nedeniyle yeterince tüketilmesine engel olacaktır.

   Sütten kesim anına ya da buzağı 60-75 günlük olana kadar kaba yem kullanılmayıp, kuru yem olarak sadece buzağı başlangıç yeminin serbest bir biçimde verildiği durumlarda, özellikle 5-6 haftalıktan itibaren rumen asidozu tarzında bir takım sindirim sistemi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

   Bu uygulamanın rumen gelişimini en üst seviyeye çıkarması konusu tartışmalıdır. Buzağı başlangıç yemleri, tahıl kırmaları gibi yüksek enerjili ve nişastaca zengin konsantre yemler rumende mikroplar tarafından parçalanmaları sırasında asit üretmektedirler. Üretilen asitler bir dereceye kadar oldukça faydalı ve enerji vericidirler. Ancak aşırısı sindirim sisteminde başta rumen asidozu olmak üzere çeşitli problemlere neden olabilir. Bu olumsuzluktan korunabilmek için ise yegane önlem geviş getirmeyi sağlayıcı özelliği nedeniyle kaba yem kullanımıdır. Oysa az önce de belirtildiği gibi başlangıçtan itibaren kaba yemin serbest kullanımının dezavantajları bulunmaktadır. Dolayısıyla her iki yöntemin dezavantajlarını ortadan kaldıran ve de en önemlisi avantajlarını barındıran daha farklı bir yöntem seçilmelidir. Yani seçilecek yöntem hem hızlı rumen gelişimine hizmet etmeli hem de rumen asidozu gibi sindirim sistemi sorunlarına yol açmamalıdır. Buna göre buzağıların doğduktan iki ya da üç gün sonrasından itibaren önlerine konsantre yem ve kaba yemden oluşan bir karma ile beslenmeleri en sağlıklısıdır. Ancak burada konsantre yem ve kaba yemlerden ibaret karma hazırlanırken, karmada konsantre yem oranı % 90. kaba yem oranı ise % 10 civarında tutulmalıdır. Bu uygulama ile hem kaba yemlerin aşırı tüketiminin önüne geçilmekte, hem de sadece buzağı  başlangıç yemi tüketimi nedeniyle ortaya çıkabilecek sindirim sistemi sorunlar ortadan kaldırılmaktadır. Yetiştiriciler çeşitli gerekçelerle kaba ve konsantre yemleri karıştırmada zorluk yaşadıklarında bu yöntem karıştırma yapmadan da şu şekilde uygulanabilir. Serbest bir biçimde buzağıların önlerine buzağı başlangıç yemi, ayrı bir kaba günde ilk ay 50 gram ve daha sonraki ay günde 100 gr olacak biçimde kaba yem konabilir.

   Buzağılara kaba yem olarak verilecek yonca kuru otunun çiçeklenmenin 1/10 olduğu dönemde biçilmiş olması gerekmektedir. Bazı yetiştiriciler yoncanın buzağılarda ishale yol açtığını ve bu nedenle uzun süre buzağılarına yonca vermekten kaçındıklarını söylemektedirler. Bu durum ancak yonca çok erken dönemde biçildiği zaman meydana gelebilir. Çünkü erken dönemde biçilen yonca ishal yapıcı bir madde olan okzalik asidi yüksek miktarda içermektedir. Saman gibi kötü kaliteli yemler ile sulu kaba yemlerin, taze çayır ve mera otları ile silajları buzağı 2,5-3 aylık yaşa gelinceye kadar tüketime sunulmaması bir takım çevrelerce önerilmektedir. Bu duruma gerekçe olarak da saman gibi kötü kaliteli kaba yemler için düşük karınlı buzağı sorunu, silaj ve taze çayır otları için ise hijyenik problemler ile aşırı su içermeleri gösterilmektedir. Gerçekten de özellikle kırsal kesimde buzağılara kaba yem olarak baştan itibaren saman verilmesi sonucunda düşük karınlı buzağılar ortaya çıkmaktadır. Bu durum kalitesiz bir kaba yem olan samanın aşırı tüketiminden kaynaklanmaktadır. Eğer buzağılar saman ile sınırlı bir biçimde (yaklaşık %10) beslenirlerse böyle sorunlarla karşılaşmayacaklardır. Taze çayır otları, sulu kaba yemler ve silajlar ise bozulmuş, kötü lezzetli ve küflü olmadıkça sınırlı miktarlarda olmak kaydıyla yeni doğmuş buzağıların beslenmesinde kullanılabilir.

   Su:

   Bol ve temiz bir su yaşamın ilk haftasından itibaren buzağılara sağlanmalıdır. Aksi halde buzağıların rumen gelişimi için son derece önemli olan buzağı başlangıç yemi ve kuru ot tüketimleri büyük ölçüde düşürülmüş olacaktır. Bir kısım yetiştirici buzağının içtiği sütün önemli bir kısmının zaten sudan ibaret olduğunu ve bu nedenle su ihtiyacının karşılandığımı düşünmektedirler. Oysa buzağı tarafından içilen süt bilindiği gibi rumene uğramadan geçmektedir. Rumende mikrobiyal bir faaliyet vardır ve bu faaliyetin sürdürülebilmesi için, daha doğrusu alınan yemleri sindiren yararlı mikroorganizmaların iyi gelişebilmeleri için suya ihtiyaç duyulmaktadır. Su buzağıların önünde dilediği kadar içebileceği şekilde devamlı olarak bulundurulmalıdır. Suyun öğünlü olarak verilmesi durumunda buzağılar bir anda fazla miktarlarda su tüketebilirler ve bu da ishallere ve karın sarkmalarına neden olabilir. En iyi çözüm temiz ve fazla soğuk olmayan bir suyun her zaman içilebilecek şekilde iki günlükten itibaren buzağıların önünde bulundurulmasıdır. Kesinlikle bu uygulamadan kaçınılmamalıdır.

   Buzağıların önlerinde 2 günlükten itibaren su bulunmalıdır.

   Sütten Kesme:

   Buzağılarda sütten kesme genellikle 5-8. haftalar arasında olur. Ekonomik açıdan buzağılan mümkün olduğunca erken sütten kesmek doğru bir uygulamadır. Sütten kesme işlemi birden bire ya da kademeli olarak yapılabilir. Fazla miktarda süt içen buzağılar kademeli olarak kesilmelidir. Ancak burada dikkat edilecek en önemli nokta sütten kesilecek buzağının en az günde 700 gr civarında buzağı başlangıç yemi tüketiyor olmasıdır. Sütten kesim sırasında buzağıların buzağı başlangıç tüketimleri izlenmelidir. Üst üste iki gün boyunca en az 700 gr buzağı başlangıç yemi tükettiği saptanan buzağılar sütten kesilebilir duruma gelmiş demektir. İşletmede sağlık sorunları varsa ve buzağılar soğuk ve sert hava koşullarına maruz kalıyorlarsa sütten kesme işlemi 8. haftaya kadar uzatılabilir.

   İki- Altı Aylık Buzağıların Beslenmesi:

   Buzağılar iki aylık yaşa ulaştıklarında Rumenleri ve sindirim sistemleri nispeten geliştiğinden ve de ekonomik nedenlerden dolayı biraz daha düşük kaliteli kaba yemlerle beslenebilirler. Sulu çayır mera otları ile silajın daha fazla kullanılmasına 2.5-3 aylık yaştan itibaren başlanılabilir. Canlı ağırlık artışının oransal olarak yavaşlaması, günlük kuru madde tüketiminin birim canlı ağırlığa göre besin maddesi ve enerjice daha düşük, ancak daha ekonomik olan buzağı büyütme yemine geçilmelidir. Buzağı büyütme yemi ve kaba yemler dişi ve erkek buzağılara 6 aylık yaşa ulaşıncaya kadar serbest biçimde sunulmalıdır.

 Derleyen: Veteriner Hekim Tolga GÜNDÜZ

 Kaynak: Prof. Dr. İsmet TÜRKMEN (Sığırlarda sürü sağlığı ve yönetimi)

 
Veteriner.CC

Copyright © 2007 - 2021 Veteriner.CC®
Her Hakkı Saklıdır - All right reserved