ARI ANATOMİSİ :
Arının vücudu baş, göğüs ve
karın olmak üzere üç bölümden meydana gelir. Arıların bütün vücudu kitinli
kalınca bir katmanla örtülüdür. Bu katman bir dış iskelet meydana getirir
ve hayvanın iç organlarının korunmasını sağlar. Ayrıca arıların vücudu sık
bir tüy tabakasıyla kaplıdır.

Baş:
Arının başında
duyargaları, gözleri ve ağzı vardır. Anten adı verilen bir çift duyarga,
başın tam ortasında bulunur. Kısa olan bu organlar eklemli bir yapıdadır.
Bu eklemler işçi arılarda ve kraliçe arıda on iki, erkek arılarda on üç
boğumdan meydana gelir.

Arının duymak,
koklamak, tat almak ve bir uzaklığı tahmin etmek için kullandığı
duyargalar duyarlı kıllarla örtülüdür. Arılar, duyargalarının aracılığıyla
gece karanlığında bile kovanları içinde ballarını saklayacakları petekleri
örer ve ona en üstün geometrik biçimi verebilirler.
Oval bir biçimde olan
arının başında sade ve bileşik olmak üzere iki tip göz bulunur.
Osel göz veya nokta
göz adı da verilen sade gözler, arılarda üç tanedir. Bunlar başın üst
kısmında eşkenar bir üçgenin üç noktasını meydana getirecek biçimde yer
alırlar. Bunlar arının yakından ve hafif ışıkta görebilmesini sağlarlar.
Başın iki yanında ise
bileşik göz ya da petek göz adı verilen iki göz bulunur. Bunlar başa
yapıştırılmış birer konveks mercek görünüşündedir. Arı bu gözleri uzak
mesafeleri görmek için kullanır. Petek gözlerle arı çok uzaklardaki
cisimleri 60 kere büyütülmüş olarak görür.
Arının ağzı birçok
bölümden meydana gelen bir organdır. Ağzın en ilginç yeri, birbirine çok
ince dokularla ekli ve her yönde hareket edebilen, yaklaşık olarak 80
boğumdan meydana gelen dildir.
Dilin uzunluğu 6-9 mm
arasında değişir ve çok incedir. Ortasında çok küçük tüylerle kaplı derin
bir kanal vardır. Buradan geçen sıvılar ağza ulaşır. Arı, sıvı besin
maddelerini bu kanal yoluyla emer. Dilinin ucundaki çok hassas bir tat
alma organı olan kaşıkçık (püskül), dilin daldırılamayacağı pelteleşmiş
sıvıların alınmasına yarar.
Görevi bittiği zaman
dil, arkaya doğru kıvrılır ve 'Labiyal Palpus' adı verilen iki dudak
boynuzunun birleşmesiyle meydana gelen bir kının içine
yerleşir.
Arının ağız yapısı
tarıma zarar vermeyecek biçimdedir. Çenesi eşek arısınınki gibi tırtıllı
değildir. Düz olduğu için üzüm ve öteki meyvelerin kabuklarını zedelemez.

Göğüs:
Arının göğsü üç ayrı
halkadan meydana gelir: Protoraks (ön-göğüs), mezotoraks (orta-göğüs) ve
metatoraks (art-göğüs). Her halkada ön, orta ve arka bacaklar denen
toplamı altı olan birer çift bacak vardır. Bundan ötürü arıların üyesi
bulunduğu Böcekler sınıfına 'altı ayaklılar' adı da verilir.
İşçi arı, toz
taneciklerini arıtmak için ön ayaklarındaki tarakla duyargalarını ve
dilini sürekli olarak temizler. Orta bacak çiftini yalnız yere dayanmak
için kullanır. En arkadaki iki bacağı üzerinde ise 'çiçek tozu kesesi' ile
'fırça' bulunur.

Çiçek tozu kesesi
tibya (kavak kemiği)'ya bitişik ve tüylerle kaplı üçgen biçiminde bir
torbacıktır. Arı, topladığı çiçek tozlarını ve propolis adı verilen bir
çeşit reçineyi bunun içine biriktirir. Fırça, bacağın kaval kemiğinin
altındaki parçası etrafında, uçları aşağıya doğru olan sayısız tüylerden
meydana gelir.
Arının ayaklarının
ucunda yapışkan "tüy yastıkları"yla bir çift çengel bulunur. Tüy
yastıkları hayvanın dik ve kaygan yüzeylerde kaymadan, düşmeden yürümesini
sağlar. Arı yerden kalkmak istediği zaman ayaklarının ucundaki çengellere
dayanarak kendini itiverir.
Arının kanatları da
göğüs bölümünde yer almıştır. Bunlar, işçi arının en güçlü ve gerekli
hareket aracıdır.
Arının kanat gücü
kuşlara oranla çok üstündür. Bu kanatlar, her iki yanda ve birer çift
olmak üzere göğsün son iki halkası üzerinde bulunur. Çok ince tüylerle
kaplıdırlar. Enine ve boyuna damarcıklarla örülmüşlerdir. Öndeki kanatlar
daha büyüktür ve arının uçuş süresince havada kalabilmesini sağlarlar.
Arkadaki kanatlar ise uçuşta yön tayinine yararlar.
Arının arka
kanatlarının ön kenarlarında bir takım kancalar vardır. Bunlar ön ve arka
kanatları birbirine kenetleyerek uçuş sırasında tek kanat gibi iş
görmelerini sağlar, böylece arının uçuş yeteneğini artırırlar. Hız
azalınca da kanatlar birbirinden ayrılır.
Arının uçuş
sırasındaki hızı saatte 50 km.ye yaklaşır. İşçi arıların balözü toplarken
kovandan en çok 5 km ayrıldıkları tespit edilmiştir. Kanatlar, bütün
bunlardan başka, mutluluk, hayret ve kovana ya da çiçeklerin bulunduğu
yere çağırma ifadesi olarak çeşitli tonda vızıltı sesi çıkarmaya yararlar.
Karın:
Arının karın bölümü
göğüsten ince bir boğumla ayrılmıştır. Dokuz halkadan meydana gelen karın
bölümü birbirine çok ince ve elastik zarlarla bağlıdır. Dokuz halkadan
işçi ve arı beylerinde altısı, erkeklerde ise yedisi görülür. Halkalar
arasındaki elastik zarlar sayesinde arının karnı kolayca büyüyüp küçülür.
Böylece bu bölümde bulunan solunum, dolaşım, sindirim organlarına gereken
hareketler sağlanır.
İşçi arıların
karınlarının son dört halkasında balmumu üretmeye yarayan mum keseleri
bulunur. Son halkada anaarının ve işçi arıların en güçlü korunma silahı
olan iğne yer alır. Bu iğne bir zehir kesesine
bağlıdır.
|