ARICININ TAKVİMİ :
Arıcılık çalışmaları
genel olarak 4 ana döneme ayrılır. Bu dönemler, ilkbahar bakımı, oğul
dönemi, Bal ve hasat dönemi, sonbahar bakımı ve kışlatma dönemi olarak
isimlendirilir.
Aslında bu dönemler
kesin sınırlarla birbirinden ayrılamayan, birbirini etkileyen süreçlerdir.
Her dönemde arıcı yapması gereken işleri aksattığında , takip eden dönemde
bu aksaklıklar karşısına verimi düşüren problemler olarak
çıkar.
Modern arıcılıkta
arıcının hedefi büyük bal toplama mevsimine kadar kovandaki arı sayısını
olabildiğince artırmaktır. Bal toplama mevsiminde bu sayıyı 80.000-100.000
yapabilen arıcı o sene istediği balı alabilir. Bu sayı ne kadar düşük
olursa arının getireceği nektar da o kadar az
olur.
İLKBAHAR BAKIMI:
İlkbaharın ilk
günlerinde arıcının kovanlar üzerinde yapacağı çalışmaların, o seneki bal
verimi üzerinde çok büyük etkileri olur. Bilinçli bir arıcı ilkbahar
bakımını ihmal etmeyerek, arılıktaki problemleri en baştan çözer ve bal
toplama mevsiminde arılarını en verimli şekilde çalıştırır.
Verimi
yüksek ürün almak isteyen arıcının hedefi, büyük bal toplama mevsimine
kadar kovandaki arı sayısını mümkün olduğunca çok artırmak olmalıdır. Bal
toplama mevsiminde bu sayıyı 80.000-100.000 yapabilen arıcı o sene
istediği miktardaki balı alabilir. Bu sayı ne kadar düşük olursa arının
getireceği ve depolayacağı bal da o kadar az olur. Arazide nektar
akımının yoğunlaştığı günler olarak tanımlayabileceğimiz büyük bal toplama
mevsimi, ortalama olarak 10 ile 30 günlük bir süreyi kapsar. Bu dönemde
bitkilerin oluşturduğu nektar miktarı en üst seviyeye çıkar. Bu süre yıl,
iklim, mevsim ve coğrafi koşullara göre değişir. Arılar günlük
ihtiyaçlarından artan balı ancak bu mevsimde kovanlara depolayabilirler.
Toplam arıcılık faaliyetlerini mevsimlere bölersek, büyük bal toplama
mevsimi süre olarak çok az bir zaman dilimini kapsar.
İlkbaharda
arılıkta yapacağımız ilk işlerden biri, kış için aldığımız önlemler
arıların uçuşunu engelleyecek şekildeyse bunları kaldırmaktır. Eğer
kovanları yan yana yaklaştırıp üstlerini örttüysek, kovan yerleşimlerini
gerçek durumlarına getirmek gerekir. Kovan giriş delikleri kapatılmışsa
açılmalıdır. Ayrıca kovan uçuş deliklerini tıkayan arı ölüleri
temizlenmelidir.
İLK BAKIM VE KOVANLARIN DIŞTAN
MUAYENESİ
Arılar ilkbaharın sıcak günlerinde özellikle dışkılamak
için dışarı çıkma fırsatını kaçırmaz. Etrafta çiçekler açmaya başladığı
zaman artık kovana polen de taşımaya başlarlar. Fakat geceleri soğuk ve
gündüzleri de sıcaklık değişken olduğu için, havalar iyice ısınıncaya
kadar kovanı açmak doğru değildir. Çünkü böyle bir hareket yavruların
üşümesine neden olacağı gibi, kovan ısısını düşürdüğü için bal tüketimini
de artırır. Ayrıca soğuk havalarda kovan kapağının açılması arıları paniğe
sevk eder ve çok hırçınlaştırır. Bu yüzden havalar ısınıncaya kadar kovanı
dıştan muayene ederek ve arıların hareketlerine bakarak problemleri tespit
etmek gerekir. Arıcının dıştan muayene yaparak tespit etmesi gereken
durumlar şunlardır:
a) Ana arının varlığı: Bir kovanın
hayatiyetini devam ettirebilmesi için ilkbaharda ana arının var olup
olmadığı çok önemlidir. Müsait günlerde arılar hızlı bir şekilde çalışıp
kovana polen getiriyorlarsa bu ana arının varlığına işarettir. Eğer arılar
polen taşımıyor ve kovanın dış yüzünde geziniyorlarsa ana arı büyük
ihtimalle kışın ölmüştür.
b) Besin durumu: Kovan alt
tablasında görülen balmumu kırıntıları arıların açlık çektiğini gösteren
işaretlerden biridir. Ayrıca larvalar dışarı atılmaya başlanmışsa, bunun
sebebi yavruların üşümesi olabileceği gibi, aç kalmaları da olabilir.
Dışarıya yoğun bir şekilde ölü arı atılıyor olması da akla, kovan içinde
oluşan bir hastalık dışında, besin durumunun kritik seviyede olduğunu
getirir. Besin durumu azaldığında kovan içindeki yaşlı arılar genç
nesillerin yaşama şanslarını artırmak için intihar etmeye başlar. Arılar
genelde kafalarını petek gözü içine sokup havasız kalmak suretiyle intihar
ederler.
Bir kovanın ortalama ağırlığı biliniyorsa, kucağımıza alıp
tartarak içindeki yiyecek durumunu tahmin edebiliriz.
Bu dönemde
havalar iyice ısınmadığı için arılara şerbet vermek doğru değildir.
İhtiyacı olan kovanlara acilen katı yem vermek gerekir. Pratik bilgiler
kısmında anlatıldığı gibi pudra şekeri ve süzme baldan arı keki yapılarak
yemleme deliğinden verilir. Eğer arı keki yapılacak malzeme bulunamıyorsa,
geçen dönemden kalan ballı bir çerçevenin sırları alınarak kuluçkalık
çerçevelerinin üzerine yatırılır. Üzeri hemen bir bezle örtülerek kapak
kapatılır.
c) Kovan mevcudu: İşçi arılar kovana birer ikişer
girip çıkıyorlarsa, kovanın arı mevcudu az ve dolayısıyla zayıf sayılır.
Ama işçi arıların canlı bir şekilde üçer beşer girip çıkması o kovanın
güçlü olduğunu gösterir. Ayrıca akşam arılar yerlerine girdikten sonra,
kovana kulağımızı dayayıp bir elimizde tıklatınca, güçlü kovanlar çok
hızlı tepki verir ve güçlü bir vızıltı çıkarır. Güçsüz kovanların
vızıltısı ise çok zayıftır.
d) Hastalık durumu: Kovandaki
arıların herhangi bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığı da uçuşları
gözlemlenerek tahmin edilebilir. Kovan tablasında normalinden çok fazla
arı ölüsü varsa ve kovandaki besin miktarının da yeterli olduğu
biliniyorsa, bu durumda hastalıktan şüphelenilmelidir.
Yerlerde
kanatsız arılar geziniyorsa varroa hastalığı var demektir. Yerlerde ve
uçma tahtası etrafında küçük gruplar varsa ve arılar uçmuyorsa nosema
hastalığından şüphelenmelidir. Arılar içeriden kovan uçma tablasına mumya
görünüşlü yavru ölüleri taşıyorsa, kireç ya da taş hastalığı vardır.
Dışarı çıktıkları ilk birkaç gün arıların ishal olması normaldir. Fakat
daha uzunca bir süre uçuç tablası ve arılığın önü kirleniyorsa
dizanteriden şüphe edilmelidir. Dıştan muayene esnasında problem
tespit edilen kovanlar işaretlenerek, içten muayene esnasında ilk önce
bunlara bakılmalıdır.

BÜYÜK BAKIM VE
KOVANLARIN İÇTEN MUAYENESİ
Havalar iyice ısınıp, gündüz ve gece
arasındaki sıcaklık farkı azaldığında, artık kovanların büyük bakım ve
içten muayenesinin zamanı gelmiş demektir. Bakıma sakin ve güneşli bir
günün sabahında başlanır. Bakım esnasında sırasıyla şu işleri yapmak
gerekir:
a) Eğer arılar
hırçınsa körük yakılır ve usulüne uygun şekilde kovana duman verilir.
Duman usulüne uygun verilmezse arılarda tam tersi bir etki yapar ve onları
daha da hırçınlaştırır. Bu dönemde arazide nektar akımı yeterli olmadığı
ve kovandaki besin miktarı da kritik seviyede olduğu için, arılar stres
altındadır. Dolayısıyla bu dönemde arılar her zamankinden daha hırçın
olur. Körük bol duman verecek şekilde pratik bilgiler bölümünde
anlatıldığı gibi yakılır. Uçma deliğinden yavaş dalgalar halinde 2-3 kere
duman verilir ve yaklaşık 2 dakika beklendikten sonra, gürültü yapmamaya
dikkat ederek, üst kapak örtüsü açılarak kontrole başlanır. Eğer gerekirse
üst kapak örtüsünün kenarlarından da bir kaç kere yavaşça duman verilir.

Yavruların
üşümemesi için, üst kapak örtüsünün tamamı birden açılmaz. Eğer kovan üst
kapak örtüsü tek parça ise, kaldırıldıktan sonra kovan üstü açık
bırakılmayarak, bir bezle örtülür ve gerektiği kadarı açılır. Kontrol
sırasında telaşsız ve hızlı bir şekilde hareket edilir.
b) Kovan çerçeveleri birer birer elden
geçirilerek durumları kontrol edilir. Bu kontrol sırasında işçi arı
sayısı, yumurta ve larva durumu, bal, polen durumu gözden geçirilir.
Çerçeveler kovan üzerinde tutularak kontrol edilir. Böylece ana
arının dışarı düşerek telef olma riski ortadan kaldırılmış
olur.
Aynı çerçevede farklı büyüme aşamasındaki larvalar karışık
halde duruyorsa ve aralarda boş gözler de varsa, bu ana arının
yaşlılığının ya da verimsizliğinin işaretidir. Aslında aynı çerçevede
farklı aşamalarda larvalar bulunması normaldir. Fakat verimli bir anaarı,
hücre aralarında hiç boşluk bırakmadan yumurtlar ve yavrulu alanlar bir
şerit şeklinde birbirini takip eder. Farklı aşamalardaki larvaların
oluşturduğu alanlar düzgün görünümlüdür, birbirine karışmış şekilde
değildir.

Arılar özellikle soğuk havalarda kovan içerisinde salkım
düzeni oluştururlar. Bu yüzden ilkbaharın ilk günlerinde, arıların yoğun
olarak bulunduğu kovanın ortasındaki çerçevelerde daha çok kuluçka
bulunur, kenarlara doğru ilerledikçe hem arı sayısı hem de kuluçka sayısı
azalır. Havalar iyice ısınıp, arılar kovana yayılmaya başladıkça kenarlara
doğru olan çerçevelerde de kuluçka sayısı artmaya
başlar. Kuluçkalıktaki ısının sabit tutulabilmesi için, arılar
tarafından işgal edilmemiş çerçeveler çıkarılıp, kovan bölme tahtası
konarak kovan içinin hacmi küçültülür. Bölme tahtasının boş kalan bölümüne
saman, ot, gazete vesaire doldurularak izolasyon sağlanır. Yine kovan üst
örtüsünün yavruların üşümeyeceği şekilde elden geçirilmesi gerekir. Bir
de geçen dönemden kalan ballı çerçeveler çok yer işgal ederek ana arıya
yumurtlama alanı bırakmamış olabilir. Bu çerçeveler alınarak yerine
kabartılmış veya temel petekli çerçeve takılır. Ya da arazideki nektar
akımı çok olduğu için arılar bol miktarda bal getirerek depoladıkları
için, yine ana arıya yumurtlama alanı kalmamış olabilir. Kuluçkalıktaki
erkek arı hücreli petekler de çıkarılarak yerlerine dişi gözlü kabartılmış
petek ya da hazır petek konulmalıdır.
c) Anaarının
var olup olmadığına ve varsa durumuna bakılır. Kanatları yıpranmış,
yaşlanmış, hastalanmış ya da bir nedenden dolayı yumurtlama yeteneği
azalmış ana arılar muhakkak yenileriyle
değiştirilmelidir.
d) Küf, arı biti, ishal, petek güvesi,
yavru çürüklüğü gibi hastalıkların olup olmadığı kontrol edilir. Kovanda
tespit edilen hastalıklar için gerekli önlemler mutlaka alınmalıdır.
Ülkemizde bütün arı hastalıkları ile ilgili ilaçlar bulunmaktadır. Bu
ilaçların ruhsatlı olmasına ve yalnızca arılar için üretilmiş olmasına
dikkat edilmelidir. Bu dönemde hastalık olmasa bile koruyucu bir takım
ilaçlar ve vitaminler de verilebilir. Hastalıklarla ilgili koruyucu ve
tedavi edici ilaçlamaları ilkbaharda, arı nüfusunun en az düzeyde olduğu
bu dönemde yapmaya dikkat etmelidir. Çünkü bu dönemde yapılan ilaçlama bal
mevsimi henüz başlamamış olduğu için, üretilen balda ilaç kalıntısı
riskini en aza indirir.
e) Kovanın
fiziki yapısı gözden geçirilir. Arıların gelişmesine engel olacak kusurlar
varsa kovan muhakkak değiştirilir. Muayeneden sonra problemli olduğu
tespit edilen kovanlar arılık dışına çıkarılarak gerekli bakımları
yapılır. Rutubetlenmiş ve küflenmiş kovanlar güneşe konularak kurutulur.
Daha sonra delik, çatlak ya sökülmüş yerleri çakılarak tamir edilir.
Kovan, içindeki artıklar kazındıktan sonra pürmüz lambasıyla ya da yanan
bir ateşin üzerine tutularak dezenfekte edilir. Boya ihtiyacı olan kovan
hiç ihmal edilmeden boyanır.

f) Çerçevelerdeki ve
kovan iç yüzeyindeki fazla petek parçaları kesilip toplanır. Özellikle
arıların işgal etmediği aşırı siyahlaşmış ve eskimiş petekler alınarak
yerine yeni petekli çerçeveler takılır. Mümkünse her yıl kuluçkalıktaki
eski çerçevelerin yarısını değiştirmek kovanın sağlıklı gelişmesini olumlu
yönde etkiler.
g) Kuluçkalıkta 10 çerçeve bulunan bir
kovanda 2 çerçeve arı kalmışsa bu aile zayıftır. 3-4 çerçeve arı varsa ve
ana arısı yaşlı ve hasta ise bu kovan da zayıftır. Fakat 3-4 çerçeveli
kovanın ana arısı kaliteliyse bu arı orta güçtedir. Arılı çerçeve sayısı
4'ten fazla ve ana arısı da çalışkansa bu kovan büyük bal toplama
mevsimine kadar kendisini geliştirebilir demektir ve güçlü kovan
sayılır.
Kovan mevcudu az ise bu
kovan başka bir kovan ile muhakkak birleştirilmelidir. 1 tane güçlü kovan
10 tane zayıf kovandan daha fazla bal üretir. Kovan mevcudu 3-4 çerçeve
olmakla birlikte anası çalışkan kovanlara, diğer güçlü kovanlardan yavrulu
petek takviyesi yapmak gerekir. Güçlü kovanda tespit edilen kapalı gözlü
yavrulu petek yerinden alınır, üzerindeki arılar silkelenerek güçlendirilmek
istenen kovanın uygun yerine konur.
h) Besin durumu kritik
seviyeye inmişse kovanlar muhakkak beslenmelidir. Aslında ana arıyı
yumurtlamaya teşvik etmek için, kovanlarda bal olması durumunda bile
kovana şerbet verilmelidir. Havaların soğuk olduğu ve kovanın açılmasının
riskli olduğu günlerde arıları kek ile beslemek doğrudur. Ama havalar
ısındıktan sonra şerbet rahatlıkla verilebilir.
Arılar çoğunlukla
soğuk kış aylarında değil, havaların ısınmaya başladığı ilkbahar aylarında
sönerler. Çünkü soğuk günlerde arılar kış uykusundadır ve çok az besin
tüketir. Fakat havaların ısınmasıyla arı faaliyete geçer ve besin tüketimi
çok yükselir. Arazide bal kaynakları da henüz oluşmadığından bu dönemde
besinsiz kalan arı kovanı sönmeye mahkum olur.

Eğer kovanda
ballı ve üzeri sırlı çerçeveler varsa arıların beslenmesine yardımcı
olmak için bu çerçevelerin sırlarını çizerek yerine koymak gerekir.
Kovanda hiç yiyecek kalmamış ve arılar da açlıktan zayıf düşmüşse
muhtemelen vereceğimiz şerbeti yiyemeyeceklerdir. Bu gibi durumlarla
karşılaşıldığında hemen ılık şerbet yapılır ve arıları çok ıslatmayacak
şekilde kovana püskürtülür. Bu işlemle canlanan arılara daha sonra şerbet
vererek kovan sönmekten kurtarılır.
ı) Eğer arılık
çevresinde doğal su kaynakları yoksa, arıların su ihtiyaçlarını gidereceği
önlemler alınmalıdır.
BALLIK KONULMASI
Arılara
gerekli bakım yapıldıktan sonra, ilkbaharın ilerleyen günlerinde arazide
bal kaynakları gün geçtikçe çoğalır. Anası çalışkan olan ve problemleri
çözülmüş kovanlar hızla gelişmeye başlar. Özellikle bölme tahtası konmuş
kovanlar takip edilip, arı sıkışmadan kovan iç hacmi artırılır. Arılar
çerçevelerin üst kısımlarına beyaz petek örmeye ve kovanlar da 8-9 çerçeve
arıya ulaşınca artık ballık koyma zamanı gelmiştir. Ballık koymak için
arıların kuluçkalıkta sıkışmasını beklememek gerekir. Çünkü sıkışan arı
kolaylıkla oğul vermeye meyledecektir. Ballık konulması aynı zamanda
arının oğula eğilim göstermesini engelleyen önlemlerden birisidir.
Kovana ilave verilmeden önce kuluçkalıktaki çerçeveleri gözden
geçirerek varsa ana memelerini temizlemek gerekir. Bu işlemden sonra
ballık konur. Ballığa mümkünse 1-2 tane kabartılmış petek konulması uygun
olur. Eğer arı yukarı çıkmakta nazlanıyorsa bu kabartılmış peteklere
şerbet dökülür. Ayrıca kuluçkalıktan alınacak arılı bir çerçevenin ballığa
konulması da arının yukarı çıkmasını teşvik eder.

Arılar iyice çoğalıp
birinci ilavedeki bütün çerçeveleri kabartarak bal koymaya başladıklarında
artık ikinci ballığı koyma zamanı da gelmiştir. İkinci ballık genellikle
birinci ballıkla kuluçkalık arasına konulur. İkinci ballığı koyma
esnasında da kuluçkalığı iyice gözden geçirerek varsa ana memelerini
keserek kovanın oğul eğilimini engellemek gerekir. İlkbahar mevsimi
kuluçka faaliyetlerinin en yoğun olduğu dönemdir. Oğul dönemiyle birlikte
ana arı yumurtlamayı kestiği için bu faaliyet durma noktasına gelir.
İlkbaharda kovan içinde kuluçka faaliyetlerinin olanca
hızıyla sürdüğünün ve koloniye yeni bireylerin katıldığının en büyük
göstergesi genç arıların kovan belleme uçuşlarıdır. Özellikle öğleden
sonraları genç arılar kovan dışında yüzleri kovana dönük olarak toplu
halde uçuş yaparlar. Bu uçuşlar kalabalık olursa çoğu zaman acemi arıcılar
tarafından oğul çıktığı zannedilir.
|