SIĞIRLARDA
ŞAP HASTALIĞI
- Şap hastalığı çift tırnaklı hayvanların akut seyirli, çok
bulaşıcı ve zoonotik karaktere sahip viral bir enfeksiyonudur.
Hastalığın bulaşma oranı yüksek olup, hassas hayvan
topluluklarında (popülasyonlarında) % 100'e kadar
ulaşabilmektedir. Bu nedenle hastalık ekonomik, siyasi ve ticari
yönlerden büyük önem taşımaktadır.
- Hastalığın etkeni Picornaviridae familyasının Aphtovirus alt
grubunda yer alan şap virüsüdür. Virüsün O , A, C , SAT-1,
SAT-2, SAT-3 ve ASİA 1 olmak üzere antijenik olarak farklı yedi
ayrı serotipi bulunmaktadır. (O) serotipinin II, A serotipinin
32, C serotipinin 5, SAT I serotipinin 1, SAT 2 serotipinin 3,
SAT 3 serotipinin 4 , ASIA I serotipinin ise 1 alt tipi vardır.
Serotipler arasında çapraz bağışıklık görülmemesi hastalıkla
mücadeleyi güçleştirmektedir.
- Virüs fiziksel etkenlere karşı değişik duyarlılık
göstermektedir. Isıya dayanıksız olup 37oC'de 12 saatte, 60-65oC
de 1/2 saatte, 85oC de ise birkaç dakika da yıkımlanarak etkisiz
hale gelmektedir. Ancak düşük ısı derecelerine ve ani donma ve
çözülmelere karşı oldukça dayanıklıdır. Enfekte karkaslarda +4oC
de 24-48 saatte laktik asit oluşumuna bağlı olarak hızla
inaktive (etkisiz) olurken, kan, kemik iliği, lenf bezleri ve iç
organlarda uzun süre dayanabilir ve ani dondurmalarda iskelet
kaslarında da uzun süre aktif halde kalabilir.
- Virüs çevre şartlarına da oldukça dayanıklı olup;
Yapağıda |
24 gün |
Sığır derisinde |
4 hafta |
Samanda |
15 hafta |
Kepekte |
20 hafta |
Toprakta |
4 hafta |
Kuru ot ve danede |
5 ay |
süreyle enfeksiyözitesini (bulaşma yeteneğini)
koruyabilmektedir.
- Kimyasal etkenlere karşı dayanıksız olan şap virüsü pH 7,0-
7,7 de etkilenmemekte (stabil olmakla) birlikte asit ve alkali
şartlarda kısa sürede inaktive olmaktadır Hastalık direkt ve
indirekt olarak yayılmaktadır. Hastalığın en belirgin yayılma
yolu havada bulunan virüsün solunum sistemi ile alınmasıyla
olmaktadır. Enfekte veya kuluçka dönemindeki hayvanlar solunum,
deri, sekret ve ekstretleri, süt ve sperma ile virüsü
saçmaktadır. Hastalık bulaşık (kontamine) hayvan ürünleri,
bulaşık (kontamine) araç ve aletler, insan, yabani hayvanlar,
kuşlar, rüzgar ve nakil araçları ile de bulaşabilmektedir.
İnsanlarda ise enfekte hayvanlar ile temas
veya enfekte et ve süt ürünleri ile enfeksiyonu nadiren
aldıkları bildirilmektedir.
- Sığırlarda ateş, iştahsızlık, depresyon ve süt veriminde
azalma ilk klinik bulgulardır. 24 saat içerisinde salya akışı
başlar ve dil-dişetinde veziküller şekillenir. Keseciklere (veziküllere)
interdigital bölgede, koroner bölgede, meme derisinde, ağız ve
burun mukozasında rastlanabilir. Veziküllerin yırtılması ile
geniş ülseratif yaralar şekillenebilir. Dildeki yaraların (lezyonların)
genellikle birkaç günde iyileşmesine karşın ayaklardaki ve nazal
bölgedeki lezyonlar çoğunlukla ikinci (sekunder) bakteriyel
enfeksiyonlara maruz kalırlar. Sekunder bakteriyel enfeksiyonlar
sonucu pneumoni ve mastitis görülebilir, tırnak düşebilir.
- Koyun ve keçilerde hastalık daha hafif seyirlidir. Hastalık
koyunlarda genellikle topallık ile karakterizedir ve topallık
süreklilik gösterir. Ağızdaki lezyonlar sığırlardaki
lezyonlardan daha küçük ve daha kısa sürelidir. Genellikle
hastalığın yol açtığı ekonomik kayıplar sığırlarınkinden daha
düşüktür ve klinik bulgular ancak dikkatli bir gözlemle
belirlenir.
- Şap hastalığının ölüm (mortalite) oranı düşük olmakla
birlikte genç hayvanlarda virusun kalpte yerleşmesi (lokalize)
sonucu ölümle sonuçlanan myokarditis olguları görülebilir.
Hastalığın bulaşma (morbidite) oranı ise yüksek olup, et ve süt
verimlerindeki hızlı düşüşe bağlı ekonomik kayıplar önem
taşımaktadır.
- Klinik bulgular hastalıktan şüphe ettirmekle birlikte kesin
tanı virolojik veya serolojik yöntemler kullanılarak
konulmaktadır. Ayırıcı tanıda; topallık, mukozal erozyonlar,
salya, nazal akıntı ve meme lezyonlarına yol açan enfeksiyonlar
göz önünde bulundurulmalıdır.
- Şap hastalığının kontrolü için uygulanan 4 ana strateji
vardır. Bunlar:
- Kesim
- Karantina
- Aşılama
Bir ülkede veya bölgede bu yöntem veya yöntemlerden
hangilerinin uygulanacağına karar vermek için, öncelikle sosyo-ekonomik
durum, hayvan varlıklarının durumu ve şap hastalığı yönünden
epidemiyolojisi, iklim-coğrafik şartları dikkate alınarak
kâr-zarar analizlerinin yapılması gerekmektedir.
KESİM:
Şap hastalığına yakalanmış hayvanların ve bunlar ile temas etmiş
hayvanların kesime tabi tutulmasıdır. Amaç esas virus kaynağının
tüketilmesi (eliminasyonu) ve virusun hayat seyrinin (siklusunun)
kırılmasıdır. Bu yöntemin dezavantajı , büyük ölçüde hayvan
kaybına neden olmasıdır. Şap hastalığının sporadik olarak
seyrettiği aşılama programını bırakmış ülkelerde bu yöntem
uygulanmaktadır. Ancak hastalığın yayılmasının (insidensinin)
düşük olduğu ülkelerde ekonomik olan bu yöntem, hastalığın
yaygın olduğu ülkelerde hem ekonomik değildir, hem de toplumsal
kabulü oldukça güçtür.
KARANTİNA:
Şap virusunun epidemiyolojik durumu ve edinilen deneyimler
gözönünde bulundurulduğunda, sadece bu yöntem ile sonuç
alınamayacağı açıktır. Ancak diğer yöntemler ile birlikte
uygulandığında anlam taşımaktadır.
AŞILAMA:
Amaç hastalığın yaygın olduğu ülkelerdeki hayvan topluluğunda (popülasyonunda)
yüksek antikor düzeyinin sağlanmasıdır. Bu amaçla düzenli ve
yoğun aşılama programları ile popülasyonda virusa karşı direnç
sağlanması hedeflenmektedir. Ancak başarı sağlanabilmesi için
karantina ve önleyici (profilaktik) önlemlere gereksinim vardır.
Aşılama stratejisinin belirlenmesinde hastalığın epidemiyolojisi,
çevresel faktörler, çiftçilerin kültür seviyesi gibi faktörler
de önem taşımaktadır.
- ŞAP HASTALIĞININ DÜNYADAKİ DURUMU:
Hastalık 19. yy. boyunca Avrupa, Asya, Afrika, Kuzey ve Güney
Amerika da yaygın olarak Avusturalya da ise yalnızca bir kez
görülmüştür. Endüstriyel çiftçiliğin gelişmesi şap hastalığı
üzerine dikkatlerin toplanmasına yol açmış ve hastalığın
sonuçları akut hastalıktan daha önemli bulunmuştur. Hastalık
sütçü sürülerde süt veriminin (laktasyon) periyodunun
duraklaması ve sıklıkla mastitisle komplikasyon sonucu süt
üretiminde % 25 civarında azalma, etçi sürülerde ise gelişmenin
gecikmesine yol açmaktadır. Çeşitli ülkelerde bulaşık (enfekte)
hayvanların kesimi veya etkili aşılama programları ile hastalığı
eradike etmişlerdir. Ancak Amerika, Avusturalya, Yeni Zelanda
Japonya ve Avrupa ülkeleri dışında tüm dünyada hastalığın
enzootik seyretmesi sonucunda hiçbir ülke şap hastalığın
yönünden güvende bulunmamaktadır. Avrupa kıtasında 1991 ve 1993
yılında Bulgaristan'da da, 1994 yılında Yunanistan'da, 1995
yılında Rusya da, 1996 yılında Rusya ve Makedonya da, 1993'te
İtalya'da O tipi, 1996'da Arnavutlukta A tipi şap hastalığı
sporadik olarak görülmüştür. Son günlerde ise İngiltere'de
görülen ve 1997'de Taiwan'da şap hastalığına yol açan virus ile
aynı olduğu açıklanan O tipi şap virusu Avrupa kıtasında hızla
yayılmaktadır. Bu virus yurdumuz da görülen O tipi şap
virusundan farklı bulunmaktadır. Afrika kıtasında O,A,C,SAT I,
ve SAT 2 serotipleri salgınlara yol açmaktadır. Ortadoğu,
Hindistan ve Uzakdoğu'da ise O,A ve ASIA serotipleri
görülmektedir.
- TÜRKİYEDE ŞAP HASTALIĞININ DURUMU:
Yurdumuzda şap hastalığı ile ilgili ilk istatistiki bilgilere
1914 yılında yayınlanan Ziraat İstatistik Dergisinde
rastlanmaktadır. Hastalık hakkındaki geniş bilgi ve kayıtlara
ise 1957 yılından sonra rastlanmaktadır. 1957 yılında görülen
büyük şap salgınını takiben; 1958 yılında Etlik Veteriner
Bakteriyoloji Enstitüsü bünyesinde geçici bir şap laboratuvarı
ve daha sonra 1967 yılında Şap Enstitüsü kurulmuştur. Ülkemizde
görülen şap virusu tiplerinin belirlenmesi, bu tiplere karşı aşı
üretiminin yapılması, bağışıklık düzeyinin belirlenmesi ve şap
hastalığı ile ilgili araştırma ve eğitim çalışmaları Şap
Enstitüsünce yürütülmektedir. Ülkemizde 1957 yılındaki büyük
salgına O tipi şap virusunun yol açtığı bildirilmiştir.
1962-1965 yılları arasında O1, SAT1 ve A22 tipi şap virusları
salgınlara yol açmıştır. 1973-1978 arası görülen ASIA1 tipi şap
salgınlarına daha sonra 1983-1985 arası rastlanmıştır. 1985'den
sonra ise O1 ve A22 tipleri görülmüştür. Ancak 1997 yılında
İran'dan yurdumuza yeni bir A tipi girmiş ve A22 tipine karşı
dominant özellik kazanmıştır. 1999 yılında ise ASIA1 tipi şap
virusu yurdumuza girmiştir. Şu anda O1, A İran ve ASIA1 tipi şap
virusları ülkemizde şap hastalığına yol açmaktadır. Ülkemizde
şap hastalığı ile mücadelede aşılama ve karantina yöntemi
kullanılmaktadır. Ancak hayvan hareketlerinin çok fazla oluşu,
doğu ve güneydoğu sınırlarımızdan kaçak hayvan girişleri,
endüstriyel hayvancılığa geçilememesi ve çiftçimizin yeterince
bilinçlenmemiş olması mücadeleyi güçleştirmektedir.
- ŞAP HASTALIĞINA KARŞI ALINACAK
ÖNLEMLER:
- KORUYUCU OLARAK ALINACAK ÖNLEMLER
Yetiştiricilerin Alacağı Önlemler
- Ahır girişlerinde şap hastalığına etkili dezenfektanlar
(örn: sitrik asit veya sudkostik) ile muamele edilmiş
paspasların sürekli bulundurulması.
- Ahırlara hayvan bakıcılarından başka kimsenin
sokulmaması, bakıcıların da farklı kıyafet ve ayakkabı ile
ahıra girmesi,
- Sağım öncesi ellerin, otomatik sağım makinelerinin ve
memelerin temizliğine özen gösterilmesi.
- Yeni satın alınan hayvanların 15 gün süre ile
karantinaya alınması ve süre sonunda sağlam ise diğer
hayvanların yanına sokulmaması.
- Mera mevsiminde enfekte meralara hayvanların
gönderilmemesi.
- Enfekte bölgelerden ot, saman, vb.nin alınmaması.
- HASTALIK ÇIKMADAN VETERİNER
TEŞKİLATININ ALACAĞI ÖNLEMLER:
- 4-6 ayda bir düzenli şekilde aşılama yapılması
- Hayvan hareketlerinin kontrol edilmesi.
- Hayvan sevkıyatından önce hayvanların aşılanması ve 3
hafta sonunda sevkıyata izin verilmesi.
- Hayvancılıkla uğraşanların eğitilmesi.
- HASTALIK ÇIKTIKTAN SONRA ALINACAK
ÖNLEMLER:
Yetiştiricinin Alacağı Önlemler:
- Hasta hayvanlar ile sağlıklı hayvanların hemen
birbirinden ayrılması.
- Hasta hayvanların bulunduğu yerin dezenfeksiyonu
- Hasta hayvanların altlıklarının yakılması.
- Hayvan bakıcılarının ayrılması
- En hızlı şekilde Veteriner Hekimin haberdar edilmesi.
Veteriner Hekimin Alacağı Önlemler:
- Kesin tanı için marazi madde alınarak en seri şekilde
Şap Enstitüsüne gönderilmesi.
- Hastalık çıkan yere kordon konulması, çift tırnaklı
hayvan ve ürünlerinin çıkışının durdurulması.
- Alınacak sonuç doğrultusunda hastalar, şüpheliler ve 5
aylıktan küçükler dışında kalan tüm hayvanların aşılanması.
- Ölen hayvanların yakılarak veya gömülerek imha
edilmeleri.
- Sahibinin isteği doğrultusunda karantina bölgesinde
kesilecek hayvanlara Hayvan Sağlığı Zabıtası hükümlerinin
uygulanması.
DERLEYEN:
Vet. Hek. Hayri YENİYURT
KAYNAK :
Bornova Araştırma Enstitüsü, Sığırda Şap Hastalığı (2003)
|