KETOZİS
Sığırlarda asetonemi,
asetonüri,
hipoglisemi,
karaciğer
dejenerasyonu ve
sindirim sisteminde
fonksiyonel
bozukluklara yol
açan, karbonhidrat
metabolizmasının
bozukluğuna bağlı
olarak ortaya çıkan,
subakut ve kronik
seyirli bir
metabolizma
hastalığıdır. Kanda
glikoz seviyesinin
düşmesi, karaciğer
glikojeni ve diğer
glikoz rezervlerinin
tükenmesi,
glikoneogenetik
aktivitenin düşmesi,
karaciğerde yağ
dejenerasyonu ve
vücutta keton
cisimlerinin artışı
ile karakterizedir.
Etiyolojisi:
Hastalığın ortaya çıkmasında etkili
olan asıl nedenler;
laktasyonun ilk
aylarında artmış
olan enerji
ihtiyaçlarının
karşılanamaması,
rasyonların özelliği
ve çeşitli akut ve
kronik seyirli
hastalıkların etkisi
sonrasında oluşan
ketozis olguları
dört formda
incelenebilir.
Verilen yemlerdeki karbonhidrat miktarının
azlığı dolayısıyla
ön midelerde glikoz
metabolizması
azalmakta, buna
karşın karaciğerde
yağ metabolizması
artmaktadır. Fakat
laktasyondaki
ineklerde verilen
karbonhidrat
miktarının azlığı
devam ederse, hayvan
enerji
gereksinimini, yağ
dokulardan veya
diğer dokulardan
karşılamak zorunda
kalır, hastalık
ilerleyerek klinik
ketozise dönüşür.
Rasyonların ketojenik özellikte (ketojenik
silaj yemleri)
olmaları, ayrıca
lipojenik özellikte
yemler; yağlı tohum
küspeleri ve protein
değeri yüksek,
selüloz miktarı
düşük rasyonlar
ketozisin ortaya
çıkmasında etkili
olmaktadır.
Laktasyonun ilk üç
ayında bu tip yemler
yedirildiğinde
hastalık daha sık
ortaya çıkmaktadır.
Verilen rasyon
yeterli ve dengeli
olabilir, fakat
hayvanın diğer
hastalıklara bağlı
olarak iştahı
azalmış olabilir.
Birçok hastalığın
seyri sırasında veya
sonrasında
görülmektedir. Asıl
hastalığın
sağaltılmasıyla
ketozis
kendiliğinden
iyileşebilir.
Semptomlar:
Klinik semptomların
şiddeti
hipogliseminin
derecesine,
karaciğerin
fonksiyonel
yetersizliklerinin
derecesine ve kan
serumundaki keton
cisimlerinin
miktarına göre
değişir. Hastalığın
başlangıç
dönemlerinde idrar,
süt ve kanın
biyokimyasal
muayenelerinde;
değişik dercede
ketonüri, ketonemi,
ketolakti,
hipoglisemi ve
bunlara bağlı klinik
semptomlar dikkati
çeker. Kinik ketozi
sığırlarda iki forma
seyreder.
Sindirim Sistemi
Formu; İlk
ortaya çıkan
semptomlar sindirim
sistemi ve süt
verimi ile
ilgilidir. Hastalık
doğumdan birkaç
hafta sonra başlar
ve yavaş gelişen bir
indigasyonla
seyreder. İştah
birden azalır veya
tamamen kesilir.
Hayvan kuru ot
yemeyi tercih eder,
yemi seçerek alır ve
yem alımı oldukça
azalmıştır. Hayvanda
su alımı azalmış,
rumende atoni
şekillenmiş ve sert
bir kıvam almıştır.
Dışkının kuru ve
muhatla örtülü
olduğu görülür.
Defekasyon
sıklığında azalma
görülür. Sütün
kıvamı koyulaşır,
krema görüntüsünü
andırır,
kaynatıldığında
pıhtılaşır ve
lezzeti değişmiştir.
Ketozis olaylarında
hayvan durgun,
hareket etmede
isteksiz, karın
çekik ve bel hafif
kambur görünüştedir.
Ketozisli ineklerin
solunum havasında ,
deride, idrarında ve
sütünde tipik bir
aseton kokusu
algılanır.
Sinirsel Form;
Ketoziste hastalığın
başlamasından 5-10
gün sonra sinirsel
semptomlar ortaya
çıkar. Hasta agresif
davranış sergiler,
yem niteliğinde
olmayan maddeleri
yer, ayakları ile
yere vurur,
yemliklere çıkmak
gibi sinirsel
semptomlar gösterir.
Dokunulduğunda,
yürütüldüğünde,
tespit edildiğinde,
titreme, çırpınma ve
saldırma hareketleri
yapar. Şuuru
bozulur. Diş
gıcırtısı, yalama
hareketleri, boş
çiğneme hareketleri,
böğürme, yürüyüşte
koordinasyon
bozuklukları ve sağa
sola saldırma gibi
semptomlar gösterir.
Sinirsel
semptomların ortaya
çıkışından sonra
hastalığın seyri
nispeten hızlanır ve
3-4 gün içinde ayağa
kalkamaz hale gelir.
Diagnoz:
Klinik bulgulara
bakılarak tanımak
mümkündür. Anemnez
bilgileri, solunum
havası ve derideki
aseton kokusu
hastalık şüphesini
artırır. Klinik
bulgularla birlikte
süt ya da idrarda
semikantitatif
olarak mutlaka keton
cisimlerinin varlığı
aranmalıdır.
Prognoz:
Hayvanlar doğum
öncesi iki ay kuruya
alınmalıdır. Doğuma
bir ay kala yavaş
yavaş artırılarak
dengeli rasyonlarla
hayvanlar
beslenmelidir. Doğum
sonrası hayvanın
artan
gereksinimlerini
sağlamak için rasyon
dengeli bir şekilde
düzenlenmelidir.
Hayvanların aşırı
yağlanmamasına ve
zayıflamamasına
dikkat edilmelidir.
Rasyonlara yeterli
miktarda kobalt,
fosfor, mangan gibi
iz elementler ve A
vitamini ilave
edilmeli, ayrıca
doğumdan sonra 1-1,5
ay süreyle, günde
100 gr miktarında
sodyum propiyanat
yemle birlikte
verilmelidir.
Tedavi:
Veteriner Hekiminize
danışınız!
Derleyen:
Veteriner Hekim
Tolga GÜNDÜZ
Kaynak:
|