KRONİK RUMEN ASİDOZU
(ACİDOSİS İNGESTORUM RUMUNİS CHRONİCA, LATENT ASİDOTİK STRES)
Latent asidotik
stres (yüklenme) uçucu yağ asitlerinin, bilhassa propiyonik asit
sentezi ve rezorpsiyonunun artması, aynı zamanda salya
sekresyonunun azalması olayıdır.
Rumen pH’sı belirgin şekilde
normalden sapmalar göstermediğinden kronik rumen asidozisi
ifadesi tam doğru değildir.
Etiyoloji:
- Özellikle pelet ve
konsantre yemden zengin rasyonların çok fazla verilmesiyle
oluşur. Bu tip rasyon, uçucu yağ asitlerinin mikrobiyel
fermantasyonunun artmasına ve salyada tampon maddesinin
(NaHCO3)
azalmasına neden olur. Etiyolojide laktat konsatrasyonu
artışının rolü yoktur.
- Aşağıdaki yemlemelerde
gözlenir:
- Pelet ve konsantre
yemlerin fazla verilmesi.
- Rasyonda yapısal
etkili kaba liflerin az olması.
- Kaba yemlerin
lezzetli olmaması veya kalitelerinin iyi olmaması
nedeniyle hayvanın konsantre yemleri seçerek yemesi.
- Kaba yemden önce
fazla miktarda tahıl konsantratı verilmesi.
- Fazla konsantre yem
verilen süt ineklerinin postpartal adaptasyonu.
- Uçucu yağ asitlerinin,
özellikle propiyonik asitin fazla miktarda sentezi ve rumen
hareketlerine etkili olan kaba liflerin eksik olması salya
sekresyonunu azaltır (% 2’ye kadar). Bu da rumenin tampon
kapasitesini düşürür (Fizyolojik olarak ruminantlar alınan
her kg kuru madde için 12 – 14 lt salya sentezler. Bu sayede
her gün yaklaşık 250 gr Na2HPO4
ve 1 – 2 kg NaHCO3
hazırlanır.) ve rumen içeriğinin tamponlanması yetersiz
olur.
- Rumen içeriğinin düşük
pH’sında ve proteince fakir rasyon verildiğinde laktat,
akrylat yolu üzerinde propiyonik aside fermente olur.
Rasyonun kolay hazmolabilir karbonhidratı sakkarolitik ve
amilolitik mikroorganizmalar tarafından hızla fermente
edilir. Laktat değerlendiren mikroorganizmaların (Ör.;
Megasphaera elsdenrii) mevcut olması nedeniyle laktat
yeterince değerlendirildiğinden laktat akümülasyonu olmaz ve
pH değeri de çok az düşer. Buda metanojen ve selülotik
floranın, ayrıca protozoon populasyonunun yeniden
kazanılmasına uygun olur. Ancak bu şartlara ulaşmak için
birkaç haftalık adaptasyon süresi gereklidir.
- Bunun dışında rumen
içeriğinin yetersiz sindirimi nedeniyle salya ile az sıvı
temini sonucu Ozmotik basınç yüksek kalır.
- Kuvvetli asitlerle
çözülmemiş saman (saman peleti) ve konsantrat maksimal
düzeyde ilave edilirse de bozukluklar beklenir. Yetersiz ham
selüloz sindirimine binaen propionat artışı olduğunda molar
asetat miktarı azalır.
- Rumen asidozunda akut
hastalık tehlikesi artar. Aynı anda kuru madde geçiş miktarı
ve bu nedenle yem alımı da azalır.
- Kaba liflerin sindirimi,
nişasta parçalanmasının hakim olması nedeniyle önemli
derecede depresif etki altında bulunur.
- Kana ulaşan uçucu yağ
asitleri metabolize olmaları yanında kan tampon sistemleri,
akciğerler ve böbrekler (tampon organları) üzerinden
asidobazik bir regülasyona da uğrar (yani önemli ölçüde
baskılanır). Bu arada organizma genellikle kan pH değerini
normal sahada tutmayı başarır. Öncelikle uzun süreli
konstant kan pH değerinde böbrekler fazla asit miktarlarını
elimine eder. Normal kan pH’sına rağmen uzun sürede
intrasellüler bir asidoz bulunabilir (uzun sürede
intrasellüler asidoza neden olan asidotik metabolik durum
oluşur). Ayrıca asidotik yüklenme nedeniyle patolojik
olaylar da hızla gelişmez.
- Bu nedenle asidotik
yüklenme çoğunlukla organizmada diğer faktörlerin
fonksiyonel bozukluklar oluşturmasını kolaylaştıran bir risk
faktörü olarak görülür. Ancak ruminantlarda sürekli asidotik
yükleme olursa diğer tampon sistemlerle asit – baz
dengesinin düzenlenmesinin sınırlı olması nedeniyle, Tablo
3’ de gösterildiği gibi, mineral madde ve iskelet
metabolizması, enerji metabolizması, immun sistem, protein
metabolizması, fertilite ve böbrek fonksiyon bozuklukları
oluşabilir. Bunların dışında latent asidotik yüklenmenin
akut rumen asidozuna dönüşüm tehlikesi her zaman mevcuttur.
Ayrıca yağlanma veya süt yağı eksikliğine yardım eder.
Vitamin B1
sentezinin bozulması sonucu CCN ortaya çıkabilir.
Latent
Asidotik Yüklemenin Etkileri
Ön mide ve abomasum
hareketlerinin engellenmesi timpani oluşumuna, ayrıca Abomasum
ve sekum dilatasyonuna yardım eder. Aşırı uçucu yağ asidi
konsantrasyonu ve kaba liflerin eksikliği rumen hiperkeratozu
oluşumunu teşvik eder.
Hastalık Belirtileri:
Latent asidotik yüklenmenin
klinik semptomları spesifik değildir. Yeme ve verim depresyonu
(süt yağı eksikliği sendromu) genellikle ön planda bulunur.
Özellikle işletmelerde besi
tosunları ve besi kuzularında osteopatiler, düvelerde yağlanma
sendromu, puerperal bozukluklar (prulent endometritisler), genel
enfeksiyonlara temayülün artışı, fertilite bozuklukları (döl
veriminin kötüleşmesi), sindirim bozuklukları (iştahsızlık,
nüksedici subakut timpani, Abomasum dislokalsiyonu ve sekum
dilatasyonunun sık sık ortaya çıkması), kesim sonrası patolojik
organ atımlarının artışı (karaciğer apseleri, kronik
interstitiel nefritisler), enzootik sığır lökozu bulunan süt
sığır işletmelerinde ani ölüm olayları, CCN olaylarının
görülmesi asidotik bir metabolizmanın işaretleri olarak görülür.
Tanı:
Spesifik olmayan klinik tabloyla
birlikte yem analizleri, metabolik muayeneler ( kan asidozu olup
olmadığı konusunda bilgi verdiği için venöz kanda pH değerinin
tayini, tampon sistemlerin kapasitesi hakkında bilgiler verdiği
için venöz kanda baz fazlalığı tayini veya intraselluler asidoz
hakkında bilgiler verdiği için eritrosit hemolizat’ın tayini) ve
idrarın laboratuar muayeneleriyle (renal düzenleyicinin
kullanımı yüksekliği konusunda yol gösterdiği için idrarda net
asit-baz ifrazı ve idrar pH değerlerinin tayini) tanı konur. Net
asit-baz ifrazı özellikle saha testi olarak uygundur.
Rumen içeriğinin pH değeri
sadece akut rumen asidozisinde diagnostik ipuçları verir, fakat
latent asidotik yüklemede ipucu vermez.
Latent asidotik yüklenmeli
sürülerde yapısal etkili kaba liflerce fakir ve aşırı konsantrat
ihtiva eden rasyon verilir.
Hemen hemen tüm olaylarda klinik
– şimik idrar muayenelerinde pH değeri ve net asit-baz ifrazı
değerinin düştüğü, ayrıca kalsiuri, fosfaturi ve fenol kırmızısı
yarı değer zamanının uzadığı saptanır. Kanda baz fazlalığı
değeri daima fizyolojik referens sınırlarında bulunur. Rumen pH
değeri çok hafif derecede düşüktür, aynı zamanda uçucu yağ
asitlerinin konsantrasyonu artmıştır. Hemogramda sürekli olmayan
bir lenfositoz saptanır (bu enzootik sığır lökozunun hematolojik
tanısını güçleştirir).
Ancak yemin değiştirilmesinden
sonra sürüdeki hayvanların sağlık durumlarının düzelmesi ve
idrar parametrelerinin normalleşmesiyle şüpheli tanı
kesinleşebilir.
Sağaltım:
Belirtiler görüldüğü andan
itibaren en yakın veteriner hekiminize danışınız!
En kesin tedavi rasyonun değiştirilmesidir. Ruminantlara uygun
beslenme esaslarına göre rasyon düzenlenir. Ayrıca klinik
semptomlara yönelik tedaviler de yapılır.
Korunma:
Etkili bir profilaksi geviş
getirenlere uygun yem verilmesiyle sağlanır. Ancak asidojen
karakterli rasyon herşeye rağmen kullanılacaksa asidotik
yüklemeden korunmak veya azaltmak için aşağıdakilerin yapılması
uygun olur:
-
Rumen hareketlerine etkili
olan kaba liflerin yeterince verilmesi (kuru ot, kıyılmış
saman, uzun saman, mısır silajı)
-
Yemleme sırasının
değiştirilmesi (kaba yemden 1 – 2 saat sonra konsantre yem
verilmesi; asetat fermantasyonunu stabilize eder ve uçucu
yağ asitlerinin produksiyonunu kısıtlar)
-
Yemleme frekansının
artırılması (konsantre yemi birkaç öğüne bölmekle uçucu yağ
asitlerin produksiyonun stabilizasyonu)
-
Rumen tamponatı verilmesi (4
gr NaHCO3
/ 10 kg canlı ağırlık ve günde, p.o. Kontrol edilemeyen
uygulamalar metabolik alkaloza neden olacağından münferit
hayvanlara verilen dozlar titizlikle takip edilmeli)
-
İyon mübadelecilerinin
verilmesi (% 2 – 3 bentonit / kuru madde miktar ve gün;
yüksek konsantrasyonlar yeme ve verim depresyonuna neden
olur)
-
NaOH ile muamele edilmiş
saman verilmesi (Kuru maddenin % 30 – 40’ı kadar günde ve
her hayvan için). Süt ineklerine sadece silaja
karıştırıldıktan sonra verilir.
4.5. ve 6. profilaktik tedbirler
Veteriner Hekimlerce kontrol edilerek yüksek süt veriminde kaba
liften fakir ve enerjice zengin rasyon tipi mecburen verilirse
veya rasyonun düzeltilmesi mümkün olmayan hayvanlara uygulanır.
Düzenli idrar muayeneleri
profilaktik tedbirlerin başarısı için indikatördür.
EDİTÖR:
Prof. Dr. Yusuf GÜL
KAYNAK: Geviş Getiren Hayvanların
İç Hastalıkları
|